HİÇ DÜŞÜNMEZKEN:1
HİÇ DÜŞÜNMEZKEN
Meteor
meteor...! Meteor düşüyor
kaçın uzaklaşın 'diye
bağrışma sesleri geliyordu
kulağıma için içinde bunlar
ne saçmalıyor deyip keyfimi
hiç bozmadan, uzanmış
yatıyordum sahil kenarında.
Tekrar sesler yükselmeye başladı . Hey
sen yerde yatan adam görmüyor musun meteorlar
düşüyor kaç kendini kurtarsana
diyerekten olabildiğince sesiyle
bağırıyordu.Bu bağıran adama
rağmen hiç istifimi bozmamış duruyordum.Bu sefer de aşırı derece de sıcaklık hissetmeye
başlayınca refleks olarak gözlerimi
açtım bir de ne göreyim
gökyüzünde binlerce belki yüz binlerce renkleri alev kırmızısı neredeyse bir
araba büyüklüğünde ki yuvarlak ateş topları yağmur yağarmışçasına yeryüzüne
düşüyorlardı ,düştükleri yeri ise kos
kocaman bir çukur oluşturup yerküreyi delip geçiyorlardı.Gökyüzü grilikten
siyaha dönercesine renk almış bir durumdayken kendi kendime bu kıyamet olmalı
dedim . Yüzyıllardır bahsedilen kıyamet bu olmalıydı insanlar bir anda meteorun
toprağa yaklaşmasıyla birlikte sanki sıcaklıkta buharlaşıp yok oluyorlardı.
Olayın şokuyla kıyamet mafolduk biz diye bağıra bağıra kaçmaya
çalışırken gözle kaş arasında kendimi alev topunun içinde buldum tuhaf bir
şeyler oluyordu ama bu alev topu beni yakmayarak aksine gökyüzüne doğru
yükseltiyordu. O kadar suratlıydı ki hiç bir şey görünmediği gibi bir an
düşeceğim diye korkuyordum.
Olayın şaşkınlığıyla bunları düşünürken bir anda ayağımı
sert bir zemine bastığımı hissettim ve etrafımdaki o sis bulutuna benzer katman
dağılmıştı. Etrafıma dikkatlice
baktığımda yine dünya da olduğumu düşündüm
ve kendi kendime peki o zaman yine dünyadaysam ne den o kadar suratla
yükseldim fizik kurallarına göre bu imkansız olmalıydı. Etrafıma daha dikkatli
baktıkça bu yerde bir gariplik olduğunu hissettim binalar mesela
benim ülkemdekinden daha farklı. Evlerin, apartmanların altlarında uzay mekik
araçlarında bulunan ateşleme düzeneğinden kurulu. Acaba ben Amerika gizli örgütünün kurduğu
51.Bölge de miydim. Yürümeye başladım sokaklarda hiç insan yoktu sadece insan görünümlü makineler vardı ve birini dur durup aklımdaki
sorularıma cevap bulmalıydım .Ben neredeyim,burada ki insanlar nerede siz
kimsiniz evler neden böyle,burada neden hiç ağaç çiçek toprak kuşlar kediler...yok. Ve en son bu insana benzeyen
varlıklardan birini durdurmayı başardım ve o anda bu sorular arasında hangisini
sormalıyım diye düşünürken birden dilimden burası neresi kelimeleri
dökülüverdi.İnsana benzeyen varlık ise bana tuhaf tuhaf bakıp cevap vermeden
yürümeye devam etti.Acaba onlarla aynı dili kullanmıyor muydum da beni
anlamadı.Ama pes etmedim birini daha durdurup ona da aynı soruyu sordum yine
cevap alamamıştım. Yolda ilerlerken bir şey daha fark ettim bu varlıklar birbirleriyle
de konuşmuyorlar sadece yüz hizalarına yansıtılmış şeffaf bir ekrana bakıyorlardı.En son bir kaçına daha sormayı
denedimse de yine cevap alamadım ve artık pes etmiştim .Ne oluyordu ben neredeydim bu insana
benzeyen ama konuşmayan varlıklarda neydi...
Şiddetli bir şekilde yağmur çiselemeye
başlayınca kendimi yakınlarda bulunan bir binanın içine attım.Sanırım burası bir
ev olmalıydı.Ama bu evlerin kapılarında
hiç kilit yoktu.Bu ülkenin refah seviyesi çok mu yüksekti veya İslam devleti miydi ki
hırsızlık olayı olmuyordu.Evin içinde ilerlemeye yeni başlamıştım
ki karşıma şeffaf uzaktan algılanmayan
ama yakından belli olan duvarımsı bir cisimle karşılaştım ne kadar denedimse de
açılmadı. En son nerede olduğumu nasıl bir girdabın içinde olduğumu anlayamayışımın
öfkesiyle kapıya olağanca gücümle vurmaya
başladım ve bir anda kırmızı ışıklar
yanmaya , siren sesleri ise kulağımı yırtarcasına çalmaya başlamıştı….
Etrafıma bile bakmadan kaçmaya başladım ki bu kaçışım evin
kapısında son buldu . Kapıdan dışarı
adım atarken lazerli ışınların
oluşturduğu bir dairenin içine hapsedilmiştim.Eyvah dedim işte her şey şimdi
BİTTİ
Devam edecek…
BİR KALEM BİR DÜNYA
Yorumlar
Yorum Gönder