CAM KIRIKLARI


        Gözlerine inanamıyordu karşısındaki O’ydu. Ona sarılmak için bir hamle yaptı. Ellerini açmış tam boynuna sarılırken kendini kirli su leğeninin içinde buldu. Kafayı oynatıyorsun, O gitti. Artık bunu kabul et dedi kendine bir kez daha. Üstünü değiştirirken bir türlü lekesini çıkaramadığı incir lekeli bavula takıldı gözleri. O yoksa bende yokum dedi sessizce. Kapının kuytusundan annesiyle göz göze geldi. Çaresizce baktı kızına. Ne yapması, nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Kendisine acıyan bu gözlere daha fazla dayanamayıp kapıyı itekledi elinin ucuyla.
        On iki trenine yetişmişti, nefes nefese kabini buldu. Yolculuk yapmanın ruhunu dinlendireceğine inanıyordu. Camdan dışarıyı izlemeye başlamıştı. Rüzgârla uyum içinde dans eden rüzgârgülleri Ona bir kez daha bu dünyada tutunamayanlardan olduğunu düşündürdü. Yavaşlayan tren ve yükselen sesler O’na etrafı incelemeye sevk etmişti. Kabinin kapısı açıldı. Beş yaşlarında bir kız çocuğuyla annesi girdi içeriye. Kendi meleğini düşündü. Belki dedi. O’da içten gülerek bakardı ta gözümün içine. Seni çok seviyorum anneciğim derdi.
        Terler boşalıyordu vücudundan, birkaç damla gözyaşı düştü kucağına. Bebeğinin ölüm anı canlandı yine gözünde. İçki şişeleri evet o uğursuz herifin şişeleri dedi. Hiçbir zaman düzgün içmez hep etraf cam kırıkları olurdu. Ve o pis herif cam kırıklarının üzerinde uyur, ayı postuna batan camlar onu uykusundan bile uyandırmazdı dedi. Ama yeni emeklemeye başlayan bebeğim babasına doğru ilerlerken yerdeki cam kırıkları onun narin vücudunu esir aldı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar